12 Mayıs 2010 Çarşamba

Çocukların Fiziksek Aktivitesi

FİZİKSEL OLARAK ÇOK AKTİF ÇOCUK

“Oğlum diğer küçük çocuklarla beraber olduğu zaman çok aktif. Saldırgan bir şekilde değil, ama diğer çocuklara pek yol vermiyor, dürtükleyerek kendine yol açıyor.Bu diğer çocukları zaman zaman rahatsız ediyor.”

Çocuğunuz gibi sert davranan çocuklar, başka bir çocuğu sıkıştırdıkları, ittikleri veya dürtükledikleri zaman, kötü bir amaç taşımazlar. Onlar çevrelerini “birinci elden” araştırıyorlardı ve diğer çocuklar bu çevrenin parçalarıdır. Bu sebeple, başkalarının duygularını ve haklannı göz önüne almaksızın, dürtükleyerek, iterek ilerlerler.

Başka bir gelişme faktörünün eksikliği, fizik teması, küçük çocuğun sosyalizasyonunun bir parçası haline getirir ; sözlü iletişim yeteneğinin sınırlı olması. “Merhaba, nasılsın?” demek yerine, küçük bir çocuk, kolunu dürterek arkadaşım selamlayabilir. Oyun arkadaşının yeni kamyonunu görmesi için odasına gelmesini istediği zaman, onu merdivenlerden yukarı neredeyse sürükleyerek çıkarabilir. Bir arkadaşının gitmesini istediğinde, onu basitçe kapıdan dışarı itebilir.

Problem, bu fiziksel ” iletişimin” diğer küçük çocuklar tarafından anlaşılamaması ve kabul görmemesidir. Onların sözel becerileri sınırlı olsa da, etraflarındaki kişilerin anne-baba, bakıcılar, kardeşler vb. onlarla sözlü iletişim kurmasına alışmışlardır. Arkadaşça bir dürtme, saldırgan, ısrarcı bir hamle olarak algılanabilir ve sıklıkla hoş karşılanmaz. Küçük çocuğun defterinde “Başkalarına, size davranılmasını istediğiniz gibi davranın” sözü kesinlikle yazmaz.

O zaman anne baba ne yapmalı? Aşağıdaki önerileri deneyin:

■ Çocuğunuzun sizinle olan fiziksel etkileşiminin kalitesini değerlendirin. Oyun alanından ayrılmayı reddettiği zaman, kolundan sertçe çekip götürüyor musunuz? Oyun grubunda uygunsuz davranışlarda bulunduğunda kulağından tutup götürüyor musunuz? Onu oyun için dürtüklüyor, çimdikliyor musunuz? Küçük çocuklar büyük taklitçilerdir. Sizin yukarıdaki şekillerde davranmanız, istemeden arkadaşlanna aynı şekilde davranmayı öğrenmesine sebep olur. Çocuğunuzun başkalarına karşı yumuşak olmasını istiyorsanız, kendi davranışlarınızı düzeltin.

■ Size nasıl davranmasına izin verdiğinize bakın. Birçok anne baba, evde bol miktarda fizik temasa izin verir ve çocuğa kendilerine sert davranmanın normal, ancak aynı şeyi başkalarına yapmanın yasak olduğu şeklinde kafa karıştırıcı bir mesaj gönderirler. Kulağınızı çektiğinde veya karnınıza başıyla tos vurduğunda, bunu sevmediğinizi belirtin, (aslında sizi rahatsız etmese de): “Lütfen bunu yapma, canım yanıyor.” Bazı temasların (sarılma, okşama, el sıkma) kabul edilebilir olduğunu, diğer bazılannınsa hoş karşılanmayacağını açıklayın. Kelimelerin, birisinin dikkatini çekmek için en iyi yol olduğunu açıklayın. Doldurulmuş hayvanlar ve oyuncak bebeklerle deneme yapmak da yardımcı olabilir.

■ Çocuğunuzun iyi niyetine eşlik eden iyi sosyal jestler öğrenmesine yardımcı olun. Onunla biraz resmileşin. Sabah odanıza geldiğinde, “Günaydın, seni görmek ne güzel!” veya benzeri nazik bir mesaj ile onu selamlayın. Uykudan uyandıktan, oyun randevusundan veya oyun parkından gelmesinden sonra da, belki bir el sıkışma ile selamlasın. Diğer aile bireyleri ile de çok iyi ilişkiler kurun ve çocuğunuzun da aynısını yapmasını teşvik edin.

ÖNDEN KOŞTURMA

“Oğlumla ne zaman dışarı çıksak, bir şeye bakmak için uzaklaşıyor ve caddeye doğru önümüzden koşuyor. Devamlı peşinden koşuyor ve çok kaygılanıyoruz.”

Birçok küçük çocuğun anne babası için, dışarı çıkıldığı anda kovalama başlar. Küçükler kendilerini serbest hissedip uzaklaşma eğilimindedirler (anne baba sağa gidiyorsa sola, sola gidiyorsa sağa, ileride karışık bir kavşak varsa tam yol ileri), bu da dışarı çıkmayı ciddi bir sorun haline getirir ve anne babanın bezgin ve yorgun düşmesine sebep olur.

Uzaklaşıp giden küçük bir çocuğu buna yönelten, anne babasını kızdırma isteği değil (belki bazen), keşfetme güdüsüdür. Keşif yolunun, süpermarketyolu ile aynı olmaması, çabalarını baskılamaz; uzaklara gitmenin veya hızla ileri koşmanın tehlikeli olabileceği fikri onu korkutmaz.

Çocuğunuzun güvenliğini ve programınızı (küçük çocukların seçtiği yol, dışarıdaki zamanınıza kaçınılmaz olarak bir saat ekler) korumak gerekse de, onun araştırmalarını teşvik etmek ve sokaklarla ilgili temel noktalan öğretmek de gereklidir. Bu amaçlann hepsini gerçekleştirmek için, iki çeşit dışarı çıkma biçimi düşünmeye başlamalısınız:

Anne babanın patron olduğu dışarı çıkmalar: Bazı yerlerin araştırılması tehlikeli olabilir: kalabalık bir yaya kaldırımı, caddenin ortası, çöp dolu bir alan. Güvenlik problemi söz konusu olduğunda ve kısa zamanda çok iş yapmanız gerektiğinde, çocuğunuzun merakı ikinci planda kalmalıdır. Bu gibi durumlarda önde koşamayacağım, geride kalamayacağını, elinizi tutması veya bebek arabasında yolculuk etmesi gerektiğini açıkça anlatın. Onu sorduğunuz sorular, etrafta gördükleriniz ile ilgili gözlemler, bir seri komik şarkı veya ana okulu tekerlemesi ile meşgul tutarsanız, yukandaki koşullarda uyum göstermesi mümkün olabilir.

Küçük bir köpek yavrusu gibi, küçük bir çocuk da, olası tehlikeler karşısında kendim güvenliğe alacak bilgiye sahip değildir. Siz olmadan caddeye veya kalabalığa doğru koşmaması gerektiğini, caddeye hiçbir zaman yalnız çıkmamayı, söylediğiniz anda ve söylediğiniz yerde “durmayı” öğrenmelidir. Çocuğunuz bu dersleri, kendi başına yürüme özgürlüğü olursa öğrenir. Eğitim sırasında, hızla caddeye çıkacak gibi görünse dahi, veya yanınızda kalmasını söylediğiniz halde önünüzde koşmakta ısrar ediyorsa, hemen çocuk arabasına (yanınızda varsa) veya bir “ara” vererek bir banka oturtun ya da elini sıkıca tutun. Kurallara uyacak kadar büyük olmazsa, kendi başına yürüyemeyeceğini sakin bir şekilde açıklayın.

Kurallan uygulamada kesin ve tutarlı olun bir gün koşmasına izin vermek, diğer gün vermemek, dersleri başansızhğa mahkûm eder. Küçük bir çocuğa sokakta nasıl davramlacağını kabul edilebilir bir düzeyde öğretmek, her dışarı çıkışta aynı kurallann ısrarlı bir şekilde sabırla tekranndan geçer. Ancak bu çabaya değer. Bu sokak sağduyusu gelişmemiş çocuklar ve köpek yavrularının (her zaman kontrol altında tutulanlarda bu gelişmez), problemin tam içine düşme riski çok yüksektir.’ (Küçük çocuğunuza, düzenli olarak kullanılan “trafik” komutlarını “dur”, “ilerle”, “kırmızı ışık”, “yeşil ışık” -öğretmek, onun güvenliğine katkıda bulunur.)

Çocuğunuz sizden uzaklaşmanın kaybolma ile sonuçlanabileceğini de bilmelidir. Bunu açıklayın ancak yanınızdan aynlırsa kendisini “çalabilecek” yabancıları veya tutuklayabilecek polisleri korkunç bir şekilde anlatarak gereksiz yere korkutmayın.

Küçük çocuk üç yılın sonuna geldiğinde, eğer önceden üzerinde anlaştığınız bir yerde örneğin bir köşede durup sizi beklemeyi kabul ediyorsa ve sözünü tutuyorsa, ileri fırlamasına izin verebilirsiniz. Ancak, çocuk görsel algılamasının, gelen bir aracın hızını ve uzaklığını değerlendirecek olgunluğa ulaştığı on yaşından önce, kalabalık bir caddede güvenle kendi başına karşıdan karşıya geçemez.

Küçük çocuğun patron olduğu dışarı çıkmalar: Zamanınız izin veriyorsa ve yol kabul edilebilir bir düzeyde güvenliyse, çocuğunuzun geziyi yönlendirmesine, bir kar yığınına tekme atmasına veya bir kediyi park etmiş bir aracın altına kaçana kadar kovalamasına izin verin. Koşu ayakkabılarınızı giyin, o koşmaya başladığında peşinden gitmeye hazır olun. Eğer ortak keşif rolü oynar.Bulduğu palamutların ilerideki meşe ağacından geldiğini gösterir, kokladığı çiçeğin san olduğunu belirtir, elinde gururla gösterdiği taşın içindeki parlak alanların adının mika olduğunu söylerseniz keşiflerinden çok daha fazla tatmin duyacaktır ( ve çok daha fazla şey öğrenecektir). Ancak bulgularım monopolize etmeyin ve çok entelektüel yaklaşmayın. Unutmayın, geziyi o yönetiyor.

Ve, elbette devamlı gözetimde bulunun başınızı çevirdiğiniz bir anda caddeye fırlaması veya kalabalığa dalması bir saniye sürer.

Çocuklarda Burun Akıntısı

DEVAMLI BURUN AKINTISI

“Oğlumuzun burnu neredeyse devamlı akıyor. Hasta veya rahatsız görünmüyor ancakyine de bir problem olmasından kaygılanıyoruz.”

Devamlı akan bir burun, küçük çocukların çoğu için normal değildir, ancak alerjik çocuklarda çok yaygındır. Akan bir burun, küçük çocuğu sadece rahatsız etse de, yaşı ilerlediğinde utanç kaynağı olabilir. Ek olarak, buna eşlik eden burun doluluğu, konuşmasını daha az anlaşılır hale getirir ve sonuçta konuşmaktan çekinmesine yol açabilir. Bu problemleri önlemek için, çocuğunuzun burun akıntısını doktorunuzla görüşün, belki de bir pediatrik alerji uzmanına şevki gerekebilir.

Küçük çocuklar akan burunlarını, ellerine ve elbisenin kollarına silme eğiliminde olduklarında, mukusu yüzlerine sıvarlar, bu yüzden küçük çocuğun devamlı akan burnunun en önemli yan etkisi, kızarmış-çatlamış yanaklardır. Eğer çocuğunuzun yanakları, burnunun altındaki bölge kızarırsa bir nemlendirici kullanın. Küçük çocuğunuza burnunu koluna veya kıyafetine değil, temiz bir kâğıt mendile veya normal mendile silmeyi de öğretebilirsiniz (ancak bunu düzenli hatırlaması için yıllar geçmesi gerekecektir).

Çocuklarda Diş Çıkartma ve Horlama

DİŞ ÇIKARMA NEDENİYLE GECELERİ UYANMA

“Kızımız, azı dişlerini çıkarmaya başladığından beri geceleri uyanır oldu. Hâlâ dişlerininmi onu rahatsız ettiğini yoksa bunun artık kötü bir alışkanlık haline mi geldiğini bilmiyorum.”

Çocuğunuzun gece uyanma alışkanlığını başlatan diş çıkarma ağrısı olabilir ancak ağrı geçtikten çok sonra dahi bu alışkanlığın devam etmesine sebep olan etken, büyük olasılıkla, ilk zamanlarda uyandığında aldığı tepkidir. Herkes gecede üç veya dört defa uyanıp tekrar uykuya dalarken, anne babadan ilgi görmeye koşullandırılmış olan bir çocuk, bunu sağlayana kadar tekrar uyumayacaktır.

HORLAMA

“Oğlum uykusunda horluyor,o kadar yüksek ses çıkarıyor ki holün sonundan duyabiliyoruz. Horlamanın bir çocuk için anormal olduğunu düşünüp, tasalanıyoruz.”

Horlama denilince genellikle büyük adamlar aklımıza gelir,küçük çocuklar değil. Ancak gece seslerinin en yükseklerinden bazıları, en küçük kaynaklardan gelir; araştırmalar çocukların %7-%9′unun horladığım göstermiştir. Anne babanın sigara içtiği evlerde oran daha yüksektir. Horlama üç ile altı yaş arasında en yüksek seviyeye ulaşsa da, sıklıkla çok daha önce ortaya çıkar.

Horlama, çocuğun solunumunun, büyümüş adenoidler (geniz eti) ve/veya bademcikler sebebiyle kısmen tıkanmasının yarattığı bir sestir. Burun-boğaz solunum yolundaki bu lenfatik doku parçalan, çocukta grip, soğuk algınlığı veya boğaz ağrısı olduğu zaman sıklıkla şişer ve bazen geçici horlamaya sebep olabilir. İnatçı alerjiler ve sürekli sigara dumanına maruz kalma da bademciklerin ve/veya adenoidlerin büyümesine yol açabilir. Ancak bazen, görünürde hiçbir sebep olmaksızın aşırı şekilde büyürler. Bu olduğunda, horlama sıklıkla gecenin bir parçası haline gelir; ancak, bademcikleri ve adenoidleri büyümüş olan bütün çocuklar horlamaz (görünüşe göre doğuştan gelen veya çevreden kaynaklanan bir duyarlılık söz konusudur.). Horlama dışında, büyümüş adenoidler ağızdan nefes alıp vermeye (hem gündüz hem gece), burundan konuşmaya ve özellikle uykuda gürültülü solunuma sebep olabilir.

Horlama, tek başına bir kaygı sebebi değildir. Bademcikler ve geniz etlerinin büyümesi durduğunda ve küçülmeye başladıklarında (yedi ila sekiz yaşından sonra) bu sorun giderek azalır. Ancak tıkayıcı uyku apnesi ile ilişkili olduğunda (çocuk uyuduğunda, horlama veya gürültülü solunum sırasında solunumda geçici bir durma; bazen gece sık sık uyanmanın sebebi olabilir), acil tıbbi değerlendirme gereklidir. Horlama özellikle inatçı ve çok yüksek sesle olduğunda (buna karar verebilmek güç olabilir çünkü bir anne baba için yüksek sesli olan, diğeri için güçlükle fark edilebilir düzeyde olabilir),

Küçük çocuğunuz horlama sırasında soluk alma çabasıyla duruyor gibi oluyorsa, geceleri nefes almakta zorlanıyor, boyun ve mide kaslarını kasıyorsa (çocuk soluk almaya çalıştığında bu kasların gerildiğini görebilirsiniz), horlama sırasında nefes almak için boğulur, kusar gibi oluyorsa, yatakta çok hareket ediyorsa, güzel bir gece uykusundan sonra yorgun ve uykulu görünüyorsa, büyüyüp serpilmiyorsa, horlayan çocukların küçük bir yüzdesinde görülen uyku apnesinden şüphelenin. Bu belirtilerden herhangi birini görürseniz çocuğunuzun doktoruna bildirin; bu konuda uzman olan bir hekimle görüşmeniz gerekebilir.

Tıkayıcı uyku apnesi, genellikle bir uyku laboratuarında, bir gecelik gözlemden sonra saptanır. Çocuk, rahat, eve benzeyen bir hastane odasında yatırılır, solunumunu, kalp atım hızım ve kan oksijen seviyelerini takip eden aletlere bağlı elektrotlar, acı vermeyecek şekilde yerleştirilir. Anne veya baba, yandaki yatakta ve yakındadır. Düzensiz solunum ve kalp atımının, oksijen yetmezliği ile beraber görülmesi, tıkayıcı uyku apnesini destekler. Çocukların %95′inden fazlasında başarılı olan tedavi, bademciklerin ve adenoidlerin çıkarılmasıdır. Cerrahi girişim, çocuğun normal solunum yapmasına olanak vermenin yanında, bu çocuklarda görülen sık tekrarlayan soğuk algınlıklarını, kronik kulak enfeksiyonlarını, burun akmaları ve göz yaşarmalarını azaltır veya ortadan kaldırır.

Bebeğin On Dokuzuncu Ayı

ÇOCUĞUNUZ ŞİMDİ NELER YAPIYOR OLABİLİR

Bu ayın sonunda çocuğunuz

■ Daha önce “yapabilmesi gereken” her şeyi yapabilmelidir.

Not: Eğer çocuğunuz bu aşamalara gelmediyse doktorunuza veya bakım hemşiresine başvurun. Bu gelişim hızı, çocuğunuz için tamamen normal olabilir (bazı çocuklar geç gelişir) ama değerlendirilmesi gerekir. Eğer çocuğunuz kontrol edilemiyorsa, iletişim kuramıyorsa, genellikle pasifse, sıklıkla olumsuz tepkiler veriyorsa, gülmüyorsa, ses çıkarmıyor veya pek az ses çıkarıyorsa, sizi iyi işitmiyor gibi görünüyorsa, devamlı huzursuzsa, sürekli ilgi bekliyorsa yine doktorunuza danışın (unutmayın ki, zamanından önce doğmuş olan bir yaşındaki bir çocuk çoğu kez aynı yaştaki çocukların gerisinde kalır. Bu gelişim farkı giderek azalır ve yaklaşık iki yaş civarında tümüyle kaybolur).

Çocuğunuz şunları da yapabilir:

■ Bir bebeği “besleyebilir”

■ 6 kelime kullanabilir

■ Merdiven çıkabilir

Çocuğunuzun şunları da yapması olasıdır:

■ 4 küplük bir kule yapabilir

■ İki resmi tanıyarak gösterebilir

Hatta çocuğunuz şunları bile yapabilir:

■ Vücudun altı kısmının ismini söyleyebilir (18 1/2 ayda)

■ Ellerini yıkayıp kurulayabilir

Üzüm ve Üzümün Faydaları

Hem Tedavi Edici , Hem de En Besleyici Meyve
Tatil mevsimi diye yazın yorduğunuz, düzensiz, karmakarışık bir beslenme ve yaşama şekliyle çoğu defa aşırı biçimde zorladığınız organizmanızı harika bir meyve olan üzümle “tedavi” edebilirsiniz. Üzüm kürü sayesinde zehirlerden temizleyip, yeniden “doğmuşa” çevirmeniz işten bile değildir onu.Üzüm kürü basit mi basittir ama kendi bildiğiniz gibi öyle gelişigüzel, karman-çorman yerseniz üzümü, kür de kürlükten çıkar, haberiniz olsun.

Üzüm de tıpkı kiraz, armut gibi şekerli bir meyvedir. Bu üzüm şekeri, hiçbir sindirim süreci gerektirmez. Üzümün ve tabii bütün meyvelerin besleyici özellikleri, ihtiva ettikleri şekerden kaynaklanır. Olgunluk ve güneşte kalma süresine göre içinde değişen oranda (yaklaşık % 16) şeker ve mineraller vardır.

Dahası tedavi edicidir
“Üzüm kürü” diye bilinen bu tedavi iyileşme dönemindeki hastalar, zayıflar, kansızlık çekenler için çok yararlıdır.
Günde yarım kilo üzüm yiyerek başlayın küre. Ve bu miktarı yavaş yavaş artırarak günde 2-2.5 kiloya kadar çıkarın. Yiyeceğiniz üzümü günün belli saatlerine dağıtın. Söz gelimi sabahleyin, bir de öğle ve akşam yemeklerinden sonra yiyin. Buna 2 ila 4 hafta devam edebilirsiniz.
Elbette üzüm kürü yaptığınız sürece, fazla kalori almamak için, diğer yediklerinizi azaltmalısınız Kür yapıyorsanız, kabil olduğunca taze, yeni kopmuş ve iyice olmuş üzümleri tercih edin.

Şişmanlarla, şeker hastalarının uzak durmaları gereken bir meyvedir. Ama buna karşılık, spor yapanlar, çocuklar, kansızlık çekenler, sürmenajın eşiğindekiler ve bebek bekleyen anneler için harika bir meyvedir. Yüksek besin değeri ve kolay sindirilmesi yüzünden “Nebati süt” diye nitelendirilir. Bileşimi bakımından ana sütüne yakınd Sadece yağı eksiktir.

100 gr. üzümde 66 kalori vardır. Yâni 100 gr. üzüm; 100 gr. süt, 25 gr. ekmek ve 70 gr. etin sağladığı kadar kalori sağlar size. Ama kalori, üzümün bütün besin değerini yansıtmaz. Üzümde şeker, asit, A, B, C vitaminleri, kalsiyum, demir, iyod, magnezyum, fosfor, potasyum gibi mineraller ve sindirimi kolaylaştıran enzimler vardır. Üzümün dış zarında (kabuğunda) kremor-tartar, asitler, tanen, selüloz, az miktarda protein ve mineraller vardır. Üzüm, meyveler içinde en besleyici olandır.

Bu Sayfayı Arkadaşlarınıza Gönderin..!

Çocuklar İçin Gevşeme Yöntemleri

KÜÇÜK ÇOCUKLAR İÇİN GEVŞEME YÖNTEMLERİ

Bazen bir enerji demeti o kadar yüklü olabilir ki, yapıcı bir şekilde kanalize etmek olanaksız hale gelir. Bu olduğunda, en iyisi, gevşeme sürecini hemen başlatmaktır. Aşağıdaki sakinleştirme yöntemlerinden herhangi biri ile çocuğunuzun gevşemesini sağlayın.

■ Sarılmak, okşamak veya masaj

■ Sözlü veya sözsüz yumuşak müzik

■ Seçilmiş, düşük sesli video bantlar

■ Gevşetici bir hikâye

■ Sıcak bir banyo (sadece bir erişkinin gözetiminde)

■ Jakuzide banyo (sadece erişkin gözetiminde; küçük çocuklar için tehlikeli olabilen sıcak küveti kullanmayın)

■ Küçük yap-bozlarla oynamak (sadece çocuğunuz bunlardan sıkılmıyorsa)

■ Fırça veya parmaklarla boyama, pastel boyalar veya tebeşir ile resim yapma

■ Kil ile oynama

■ Yemek pişirme (erişkin gözetiminde)

■ Su oyunları

■ Akvaryumdaki balıklan seyretmek

■ İyi huylu bir ev hayvanını (çocuk korkmuyorsa) veya doldurulmuş bir hayvanı sevmek

Sakin bir anne baba veya bakıcı ile etkileşim

Basit anne baba-çocuk meditasyonu (daha büyük bir çocuk için) (ikiniz de sırtüstü yatın, gözlerinizi kapatın ve sessiz, hoş yerler hayal edin; başlangıçta çocuğunuza rehberlik etmeniz gerekebilir; Bir sahil düşünüyorum…)

Çocuğunuz sakinleşince, vahşi davranışının altında yatan sebebi saptamaya çalışın, bununla başa çıkacak ve tekrarını önleyecek bir yol bulmaya gayret edin.

Erişkin otoritesine karşı çıkıp, uyarılara rağmen bozuk davranış göstermeye devam ediyor mu? Başkaları ile oynadığı zaman, düzenli olarak kavgalar ve anlaşmazlıklar çıkıyor mu?

Yukarıdaki soruların en az üç tanesine “evet” cevabı verdiyseniz, çocuğunuzun doktoruna danışın. Bu yaşta DEHB tanısını düşünmesinin pek olası olmadığını bilin. DEHB tanısı, çocuk 2-3 yaşma gelene kadar genellikle ciddi olarak düşünülmez ve tanı beş yaşma kadar doğrulanmaz. Yine de doktorunuz, çocuğunuzun davranışım detaylı bir analiz alarak (aile içinde olup bitenler dahil), çocuğunuzu gözleyerek ve bazı standart psikolojik testler yaparak değerlendirmek isteyebilir. Bir tiroid taraması da ( FT4 ve tirotropin) önerebilir.

Şu anda sizin bir tamdan çok, küçük çocuğunuzun kontrol dışı davranışının kendisi ve aileniz üzerindeki etkilerini en aza indirmek için yardıma gereksinimiz vardır. Günümüzde önleyici yaklaşımlar, tam bir DEHB tablosunun yerleşmesini önleyebilir ve bu durumun çocukta yarattığı özgüven eksikliğinden kaçınılmasını sağlayabilir. Aşağıdaki öneriler, sadece DEHB tanısı alabilecek küçük çocuklar için değil, aşın davranışları olan tüm küçük çocuklar için yardımcı olacaktır;

Aileniz içinde olup bitenleri inceleyerek, çocuğunuzun davranışının stres veya bir aile bireyinin hastalığı (duygusal ya da fiziksel) sonucunda ortaya çıkmadığından emin olun. Siz veya ailenizin bir bireyi depresyondaysanız veya başka bir hastalığınız varsa, doktorunuzdan yardım isteyin.

Rutini uygulayın. Yemekleri, uykuları, dışarı çıkmaları, ara öğünleri ve banyoları her gün aynı zamana programlayın. Çocuğunuzun hayatına düzen getirmek, onun heyecanlı hızım yavaşlatmaya yardımcı olur. Huzurlu ve sakin bir ev de aynı amaca katkıda bulunur.

Sakin oturmanın ve/veya sessiz kalmanın bir mecburiyet olduğu ve çocuğun bu açıdan güçlük çekeceği, aşılması çok zor durumlar yaratarak, çocuğunuzun başarısız olmasına zemin hazırlamayın.(Lüks bir restoranda resmi bir yemek, uzun bir film veya tiyatro gösterisi, uzun bir dini tören gibi.)

Fiziksel cezalardan ve çocuk tasması gibi sınırlamalardan kaçının ancak sınırlar koyun. Hiperaktif çocuk, kontrolsüz dürtüleri olduğu için, kontrol konusunda diğer çocuklardan daha fazla yardıma muhtaçtır, kontrolsüz olmak çocuğu korkutur. Sizin dikkatli kontrolleriniz, onun kendininkileri geliştirmesine yardımcı olur. Sınırlar elbette makul olmalıdır. Hiçbir çocuğun, özellikle de çok aktif olan küçük bir çocuğun uzun sürelerle hareketsiz oturmasını bekleyemezsiniz.

Bol miktarda faaliyet bekleyin, buna izin verin, sınırlar aşılmadıkça yorumlarınızı kendinize saklayın. Disiplin tutarlı, kesin ancak sevecen olmalıdır.Uyanları olumsuz olarak değil,olumlu olarak yapın. “Yatakta zıplamayı kes!” yerine “Yatakta zıplamak güvenli değil. Yatakta uyuyor gibi yapabilir miyiz bakalım?” veya “Halı üzerinde zıplayabilir misin?” gibi.

Çocuğunuzun dikkat süresini kademe kademe uzatmasına yardımcı olun. Bir yöntem, kısa vadeli hedefler koymak ve bunlara ulaşmasına yardımcı olmaktır. Örneğin, bir işin başında iki dakika oturmak. Basan şansınızı artırmak için, çocuğunuzun göreceli olarak sakin ve iyi dinlenmiş olduğu bir zaman seçin. Dikkatinizi dağıtacak bir uyan (radyo, TV, başka çocuklar, açık bir pencere veya sevdiği hareketli bir oyuncak.) olmamasına dikkat edin. Sonra şöyle deyin:

“Bakalım zil çalana kadar oturduğun yerde durabiliyor musun?” “Resim yapabilirsin, bir kitaba bakabilirsin, bulmaca çözebilirsin veya bir oyun oynayabilirsin. Zil çaldığından bir dinozor etiketi (veya uygun başka bir ödül) alacaksın”. Alarmı iki dakikaya kurun ve uyumunu teşvik edin. Küçük çocuk, iki dakika süreyle oturup odaklanabilir hale gelince, süreyi dakika dakika, on dakikaya kadar- hatta gerçekçi ise daha uzun sürelerle uzatın. Bunu bir oyun haline getirin. Küçük çocuğunuz başarılı olmak isteyecektir.

Sessiz oyunu övün. Eğer çocuğunuz, bir kitaba bakarak veya bir yap-bozla uğraşarak birkaç dakika geçiriyorsa, hak ettiği alkışı verin. Çok kısa dönemler boyunca sürse de, bu şekilde oynamasını teşvik edin.

Çocuğunuzun temel becerilerini geliştirmesine yardım edin. Hayal kırıklığı, kontrolsüz davranışlara yol açar. Örneğin, kendi başına giyinmeyi, bisiklete binmeyi veya top yakalamayı öğrenmesi, “kendi başına yapamamanın” asabiyetini azaltmaya ve genel hüsran düzeyini düşürmeye yardımcı olacaktır,
Çocuğunuza, duygulan ile başa çıkmasını sağlayacak yöntemler verin.

Üzgün (veya kızgın, korkmuş veya bezgin) olduğunda, kuvvetli duyguların normal olduğunu açıklayın ve daha iyi hissetmesini sağlayacak yollar bulmasına yardımcı olun. Şunları önerebilirsiniz: Arka bahçede koşma, zıplama, tırmanma; bir antrenman yastığına veya şişme bir oyuncağa yumruk atma, dans etme, sırtüstü yatarak sevdiği bir kaseti dinleme. Her zaman size gelip sanılabileceğini anlatın.

Güvenliği vurgulayın. Çocuğunuzun, her gün birkaç saat süreyle oynayıp enerjisini harcayabileceği, tercihen dışarda, güvenli bir alana gereksinimi vardır. Bu alanda her zaman yakın gözetim altında olmalıdır. Evden dışarı çıktığınız zamanlarda gözünüz hep üzerinde olsun. Kalabalık yerlerde rahatça görebilmek için parlak renkte kıyafetler giydirin. En iyi önlemlerinizin dahi, çocuğun yaralanmasını önleyemediği durumlara hazırlıklı olmak için, ilkyardım öğrenin.

Yolculuk yaptığınızda, çocuğunuzun dikkatini çekecek çok sayıda oyuncak vs. götürün ve sık sık aktivite aralan verin. Ara sıra atıştırmak için durmak yeterli değildir. Her durakta çocuğunuzun koşması için olanak yaratın.

Çocuğunuzun, yaşıtı olduğu çocuklar kadar uyku gereksinimi olmayabileceğini bilin ve kendisi için doğal olandan daha fazla uyuması için zorlamayın. Geceleri sert oyunlardan, aşın uyanlardan ve aşın sesten kaçının. Her gece için bir yatma rutini geliştirin.Masaj, sıcak bir banyo, gevşetici bir müzik ve çok hafif bir hikâye gibi çeşitli gevşeme faaliyetlerine geniş zaman ayırın. Uyuma koşullarının (oda sıcaklığı, ışık, ses seviyeleri) ideal olmasına dikkat edin. Soğuk havada, kaim pijamalar ve battaniye kumaşından gece kıyafetleri, çocuğun, bütün örtüleri attığı zaman dahi rahat ve sıcak olmasına katkıda bulunabilir.

Çocuğunuzun diyetini kontrol altına alın. Bu konu tartışmalıdır ancak bazı anne babalar ve doktorlar, hiperaktif çocuğun diyetinden şekerin ve bazı katkı maddelerinin (ve bazı durumlarda, belirli besinlerin) uzaklaştırılmasının, davranışta büyük değişiklik yapabileceğine inanmaktadır. Bu diyet tedavisi, tamamen güvenli olduğu için, denemeye değer. Bu yaklaşım bir ay kadar bir süre içinde fayda etmezse, başka bir yaklaşım deneyin.

Karbon monoksit ( Örneğin egzozunuzda sızıntı var mı? Şöminenizin temizliğe ihtiyacı var mı?) ve kurşun (örneğin suda veya boyalarda) dahil olmak üzere probleme katkıda bulunabilecek olası ortam etkenlerine dikkat edin. Böyle faktörlerin DEHB gelişmesinde rolü tartışmalı olsa da, başka sağlık sebepleriyle ortadan kaldırılmalıdırlar.

Kendinize dikkat edin. Çok aktif çocukların anne babalan, özellikle bütün bir gün yüksek sorumluluk alacak şekilde evde olduklarında, sıklıkla çok yorulduklarını fark ederler. Fırsat buldukça eşinizden, bir aile üyesi veya arkadaşınızdan veya bir bebek bakıcısından yardım alın. Gerilimi azaltmak için, egzersiz ve/veya gevşeme yöntemleri deneyebilirsiniz. Ne kadar gevşek olursanız, çocuğunuz ile ilgilenmek için o kadar iyi donanımlı hale gelir ve onun problemleri ile başa çıkmasına yardımcı olabilirsiniz.

Çocuğunuzu olduğu gibi sevin (en azından hiçbir zaman sıkıcı olmayacaktır) ve ona isim takmayın. En kötüyü beklediğinizi bilmesine olanak verirseniz, (seni hiçbir yere götüremiyorum her zaman her şeye zarar veriyorsun), elde edeceğiniz büyük olasılıkla bu olur. Bunun yerine yapıcı olun (Bugün güzelce oynamaya çalışacağını biliyorum). Çocuğunuzun fazla enerjisini kanalize etmesine yardım edin, hayatta birçok şeyi başarmak için onu kullanma olasılığı yüksektir.

Eğer doktoru çocuğunuzun, DEHB’nin erken belirtilerini gösterdiğini düşünüyorsa, daha düzenli bir tedavi önerebilir. Olanak varsa, DEHB’li çocuklar için özel bir anaokulu programı önerilebilir. Kanıtlar kesin olmadığı için tartışmalı olsa da, bir çok anne baba, enerji patlamalarını ve hiperaktivite ile ilişkili diğer belirtileri azaltmada özel egzersiz programlarım ve oyun tedavisini faydalı bulmaktadır. İlaçlar ( küçük çocuklardaki olası ciddi yan etkileri sebebiyle) sıklıkla okul çağı çocukları için kullanılmaktadır; yalnızca çocuğun tamamen kontrol edilemez olduğu durumlarda daha küçük yaşta önerilmektedirler. Bazen alternatif tedavi olarak gösterilen mega dozdaki vitaminler, tavsiye edilmez ve tehlikeli olabilir.

AKTİVİTE AZLIĞI

“Küçük çocukların aktif olduğunu sanırdım, ancak bizimki, bütün yaşıtları koşar, zıplar ve tırmanırken sadece oturuyor ve sessizce oynuyor.”

Küçük çocuklar basmakalıp davranışlar için kolay hedeflerdir- büyük olasılıkla başka hiçbir yaş grubu (adolesan çağdaki çocuklar dışında) bu düzeyde öngörülebilir tarzda davranmaz. Bebekler, okul öncesi çağdaki çocuklar ve okul çocukları için genellemeler daha az yapılsa da, küçük çocuklar için davranış arşivinde kötü bir bölüm ayrılmıştır. “Küçük çocuk” denince klişeleşmiş tanımlamalar hemen dile gelir: olumsuz, isyankâr, sinir patlamaları, bencil, önyargılı, inatçı, devamlı hareket halinde, vs.

Ancak bütün genellemeler için geçerli olduğu gibi, burada da istisnalar vardır. Küçük çocukların çoğu, zaman zaman inatçı ve sinirli olsa da, bazıları her zaman sakin ve uyumludur. Bazıları bencil olsa da, diğerleri belirgin ölçüde vericidir. Bazıları oyunda saldırganken, diğerleri yumuşak ve barışçıdır. Küçük çocukların çoğu devamlı tetikte olan sınırsız enerji demetleri iken, bazıları da oturup dünyanın dönmesini seyretmeye razıdırlar.

Bütün insanlar gibi küçük çocuklar da birer bireydir. Küçük çocuğunuzun doğuştan gelen karakter özellikleri onun ne olduğunu ortaya koyar. Aktif olmamasını tekrar tekrar gündeme getirmek, sakin kişiliğine kusur bulmak, daha aktif olan başka küçük çocuklarla karşılaştırmak onu değiştirmez, ancak özgüvenine zarar verebilir ve aktiviteye olan soğukluğunu arttırabilir. Bunun yerine olumlu özelliklerini kuvvetlendirin.Resim çizmesini, kitap seçimini, yap-bozunu dikkatle bitirmesini övün. Hareketli çocuklara katıldığı veya kendi basma hareketli olduğu durumlarda, bol miktarda övgü ve teşvik sağlayın.

Hızla dönen bir derviş olmak yerine sakin bir gözlemci olmanın çoğu zaman tamamen normal olduğunu (büyük olasılıkla sizin ve diğer ev mensupları için de daha iyidir), ancak gerekirse- sadece sağlık için olsa da yeterli bir miktarda fiziksel aktivite göstermesinin gerekli olduğunu aklınızda bulundurun. Amerikan çocukları, okul yaşma gelince, giderek daha az, daha az aktif olmakta, gevşeme zamanlarının giderek daha fazla bir kısmını dışanda oynamak yerine televizyon karşısında geçirmeye başlamaktadır. Şu anda aktiviteyi teşvik etmeniz, çocuğunuzun ömür boyu formda olmasını garanti etmez, ama başlamak için iyi bir noktadır. Aklında başka bir ritim olsa da, çocuğunuza bir miktar düzenli yürüyüş yaptırmaya çalışın. Koşmak, tırmanmak ve sert oyunlar yerine, dans etmeyi, yürümeyi, ip atlamayı, üç yaş ve üzerine geldiğinde de dans, veya jimnastik derslerini tercih edebilir.

Eğer çocuğunuz devamlı olarak bütün aktivitelere karşı koyuyorsa, doktoru ile görüşerek, sebebinin bir sağlık bozukluğu veya depresyon olmadığından emin olun. Probleminin yetersiz uyan ve egzersiz olanağının eksikliği olmadığından emin olun. Her gün saatlerce hipnotize olmuş gibi televizyon seyrediyorsa veya siz evden çıktığınızda, çocuk arabasında kalmaya mahkûm oluyorsa, evde devamlı sınırlama bombardımanı altındaysa (“ona dokunma” “bundan uzak dur” “buradan çık”), başka seçeneği olmadığı için hareketsizliği seçiyor olabilir.

Sağlıklı olduğunu ve küçük bir çocuk gibi davranmak için bol miktarda olanağı olduğunu kabul ederek, sakin doğasından kaygılanmayın. Mevcut davranışını teşvik etmeye devam edin, enerjik olduğunda alkışlayın, yargılamadan, daha aktif olmaya teşvik edin.

Küçük Çocuklar Nasıl Arkadaş Edinir

Arkadaş Edinmek

Arkadaşlar: Birçok erişkin için bu kelime, özlemle hatırlanan bir düzine çocukluk anısı demektir: Limonata satış yeri, tembel yazlar, okul sonrasında seksek ve benzeri oyunlar, serin bir sonbahar öğleden sonrasında futbol, bir kış fırtınasında kızakla kayma ve kartopu savaşı, ikinci saatteki matematik dersinde ileri geri not alışverişi. Çocuk olmak ile ilgili her türlü güzel olay.

Bazı kişilerinse kenarda kalmak, diğerlerinin arkadaşlıklarının geliştiğini görüp yalnız ve dışarıda bırakılmış hissetmek gibi anılan vardır. Çocuk olmakla ilgili her türlü güçlük.

“Arkadaşlar” kelimesi kendi akıllarına ilk anda ne gibi görüntüler getirirse getirsin, anne babalar genelde çocuklarının arkadaş edinmesi ve arkadaşlığın mutluluklarını yaşaması konusunda isteklidir. Küçük çocuklar oyun grubunda “iyi” oynamadığında , oyuncakları paylaşmadığında, parkta bir yaşıtı ile geçirilecek bir öğleden sonra, 3. Dünya Savaşı’na dönüştüğünde ümitsizliğe kapılırlar.

Acele etmeyin: Çocuğunuzun geleceğinde arkadaşlıklar olacaktır. Ancak sizin özenle hatırlıyor olabileceğiniz arkadaşlıklar küçüklükte kurulmaz; bu yaşta çocuklar, erişkin anlamda sosyal becerilerden yoksundur. Önemli ölçüde kendi meraklan için çevre ile ilgilenen küçük çocuklar, başkaları ile çiftler veya gruplar halinde çalışmalarını veya uyum içinde oynamalarını sağlayacak empatiden yoksundurlar. Birçok çocuk için tek önemli kişi “ben”dir. Alışverişin onları tek ilgilendiren kısmı almaktır. Tek bir geçerli program vardır onlarınki. Bütün bunların üstüne, küçük çocuklar, yanlış-doğru konularında zayıf, sosyal jestlerden tamamen eksik ve güdülerini kontrol etmede başarısızdırlar (arkadaşına bir oyuncak fırlatmak, başkasının kulesini yıkmak, sinirlendiklerinde en yakın kolu çimdiklemek).

Yine de, sonraki birkaç yıl içinde bu küçük antisosyal varlıklar, paylaşmayı, uyum içinde olmayı, başkalarının duygulan konusunda duyarlı olmayı, anlaşmazlıkları saldırganlıklarla değil kelimelerle çözmeyi, kısacası, arkadaş olmayı öğrenirler. Çocuğunuzun bu noktaya gelmesine aşağıdaki şekillerde yardım edebilirsiniz:

Özgüven üzerine odaklanın: Başkalarına yönelmeden önce çocukların kendileri hakkında iyi şeyler hissetmeleri gerekir.

Çocuğunuz ile sosyal olun: Küçük çocuğun ilk sosyalleşme fırsatı, anne babası ile olur akşam yemeği masasında, dışarı çıkmalarda, oyun alanında, okurken, oyun oynarken bu nedenle uygun sosyal davranış modeli olmayı hatırlayın. Her zaman çocuğa pastel boya kutusunda ilk seçimi, yap-bozda ilk hamleyi, paylaştığınız kurabiyede ilk ısırığı veren, aşın cömert anne baba olmayın. Oyun oynadığınızda her zaman kazanmasına izin vermeyin. Paylaşmayı, kurallara uymayı, “lütfen” ve “teşekkür ederim” demeyi teşvik edin. Yaptığınız ve gördüğünüz şeyler hakkında, çocuğunuzun cevap vermesini ve konuşma becerisini geliştirmesini sağlayacak şekilde sohbet edin. Açıkça belli etmeden, rol yaparak çocuğunuzun kendini içinde bulunabileceği durulmaları yaratın.

Birebir ilişki ile başlayın: Birçok küçük çocuk için bir seferde bir çocuk ile sosyalize olmak en kolaydır. Bu sebeple, sık sık birebir oyun randevuları düzenleyin, özellikle çocuğunuz büyük gruplarda sıkıntı çekiyorsa. Çocuğunuzun en iyi geçindiği arkadaşları seçin, oyun randevularını kısa tutun (başlangıçta bir saat ile sınırlayın) ve iki çocuğu meşgul edecek kadar oyuncak olmasına dikkat edin. Ancak çocuğunuza hiçbir zaman bir oyun randevusu veya oyun arkadaşı empoze etmeye çalışmayın; yalnızca haksızlık yapmakla kalmazsınız, ciddi dirençle karşılaşmanız da olasıdır.

Üçlerden uzak durun:Küçük çocuk için üç sadece bir kalabalık değildir, sosyal bir kâbus olabilir. Sıklıkla üçünden biri (genellikle en az saldırgan ve sosyal açıdan en az deneyimli olan) diğer ikisinden çeker.

Birliktelik beklemeyin: Çocuğunuz belirli bir oyun grubu ile bir süredir bir arada değilse, etkileşimlerinin çoğu “paralel oyun” şeklinde olacaktır aynı yerde yan yana oynayacak ancak ille de beraber oynamayacaklardır. Ancak yakından baktığınızda, bu paralel oyunun, sosyal etkileşimin ilkel bir parçası olduğunu göreceksiniz. İki çocuk kendi kendilerine yüksek sesle konuşur ve kendi oyunlarına dalmış görünürken, birbirlerinin farkındadırlar. Onların birbirine baktığını, birbirini gözetleyip gözlemlediğini, taklit ettiğini ve elbette oyun arkadaşının elinden oyuncak kaptığını göreceksiniz. Yılın sonuna doğru, daha somut bir etkileşim olacaktır.

Yardımlaşmak oyunları teşvik edin. Bu aktiviteler, birlikteliğe diğerlerinden daha fazla izin verir. Bloklarla oynamak, top oyunları, rol oyunları (“ev”, “hastane”), saklambaç, kovalamaca, ortak yaratıcı projeler (yemek yapmak, resim, el işleri), halka oyunları (Ali babanın çiftliği veya kutu kutu pense), sıra ile faaliyet göstermeyi gerektiren oyunlar, küçük çocuklara, arkadaşlık geliştirmek için gerekli tecrübeyi verir. Elbette, uyum yolunda, daha az kabul edilebilir davranışlarda artış olacaktır.Elinden oyuncak alma, vurma, saç çekme ve çimdik atma gibi.

Tarafsız kalın, yakında durun. Küçük çocuklar öngörülemeyen patlama tarzında davranışlar gösterebildiğinden, sosyalleşmenin ilk zamanlarında gözetim kritiktir. Her şey yolunda görünse de, oynayan küçük çocukları devamlı izleyin ve çatışma patlarsa araya girmeye hazır olun. Bir çocuğun açıkça haksız olduğunu düşünseniz de taraf olmayın. Kavgayı sakince ayırın, tarafları sessiz, gözetim altında faaliyetlere yöneltin.

Şahsen karışmayın. Çocuğunuzun duygularını birinci sıraya koymak güç olsa da, anne babalığın önemli bir kısmı budur. Sizin duygularınızın, çocuğunuzun sosyal yaşantısına girmesine izin vermek haksızlıktır. Siz girişken, küçük çocuğunuz çekingense, durum hakkındaki hayal kırıklığınızın, çocuğu sosyalleşmeye zorlamanıza ve pasif davranışını eleştirmenize yol açmasına izin vermeyin. Başka bir anne baba ile arkadaşlığınızın, sorun çıkaranın sizin çocuğunuz olmasının getirdiği utancın veya çocuğunuza vurulmasına duyduğunuz kızgınlığın, çocuğunuz için dezavantaja dönüşmesine izin vermeyin.

Destek sağlayın. Eğer çocuğunuz anaokulundaysa, ancak diğerlerinin arasına karışmak konusunda çekingense, yardım için öğretmem ile görüşün. Öğretmen çoğu zaman, girişken bir çocuğun, çekingen bir çocuğu gruba çekmesini teşvik edebilir. (Bu, aynı işi öğretmenin yapmasından daha iyi sonuç verecektir.)

Çocuğunuzun sosyal stilini kabul edin. Her çocuğun, her erişkin gibi, kendine göre bir sosyalleşme yaklaşımı vardır. Bazıları baştan itibaren sosyal bebeklerdir, diğerleri her seferinde bir veya iki yakın arkadaş ile daha mutludur. Bazıları her yeni duruma istekle yaklaşır, diğerleri geride durur ve harekete geçmeye karar verene kadar kenardan izlemeyi tercih eder. Unutmayın ki bazı çocuklar, gözlemci olanlar, o hareketi hiç yapmak istemiyor gibi görünebilir. Bu da doğaldır.

Olası problemleri not edin. Ayşe arkadaş edinmek istiyor olabilir ancak saldırganlığı ona güçlük çıkarabilir. Ceren de arkadaş edinmek isteyebilir ancak çekingenliği, aşması gereken engeldir. Çocuğa saldırgan davranış ve çekingenlik gibi konularda, bunlar sosyalizasyonunu etkilemeden önce yardımcı olmak mantıklıdır.

Uygulama yapması için çok sayıda olanak sağlayın. Diğer çocuklarla erkenden ve daha fazla karşılaşan çocuk (büyük bir aile, oyun grubu, blok arkadaşları, anaokulu) daha erken sos-yalize olma eğilimindedir. Çocuğunuzun henüz böyle bir tecrübesi olmadıysa, bir oyun grubuna katılmasını, bir oyun grubu kurmayı veya tek başına oyun randevularının yanında semtinizdeki oyun parkına sık sık gitmeyi planlayın.

Ancak baskı uygulamayın. Küçük bir çocuğa erken yaşta sosyalleşmesi için baskı yapılması, çocuğun arkadaş kazanmasına veya insanları etkilemesine katkıda bulunmaz. Hatta yaş grubunun ters doğası düşünülürse, daha da anti-sosyal yapabilir. Bol miktarda yer ve zaman tanındığında, çocuğunuz çocuk oyununun ne olduğunu ve aslında çok eğlenceli olduğunu keşfedecektir.

Çocukların Duygularını Bastırmak

OĞLUNUZUN DUYGULARINI BASKILAMAK

“Kocam, küçük oğlumuza çok sert davranmamız gerektiğini, çünkü onun sulugöz bir pısırık olmasını istemediğini söylüyor. Ancak ben oğlumuzun “erkek” olmak için çok küçük olduğunu düşünüyorum.”

Erkeklerin duygularını göstermesi bir çok kültürde, nesillerden beri baskılanmış olsa da, erkeklerin ve erkek çocukların duyguları vardır ve bunları ifade etmelerine olumsuz yaklaşılma-malıdır. Aslında, çocuklukta, nasıl hissettiğini ifade edebilmek, normal büyüme ve gelişmenin bir parçasıdır. Kız olsun, erkek olsun, “üzgünüm” “kırıldım” “hayal kırıklığına uğradım” veya “korkuyorum” diye çocuğun, duygusal açıdan normal bir erişkin olması olasılığı, bunları saklayan çocuğunkinden daha yüksektir.

Uzmanlar, güvenli bir erkek cinsel kimliği olan genç bir erkek yetiştirmek için, erkek çocukların duyarlılığını köreltmek, sert bir yaklaşım benimsemek ve “erkekler ağlamaz” görüşünde olmak gerekmediği konusunda tereddütsüz anlaşmaktadır. Kültürümüzün eğitime ve daha yumuşak karakter özelliklerine, daha fazla değer vermesi, önceki nesillerin film artistlerinin kalpsiz, ruhsuz “kadınları sev ve terk et” yaklaşımlarının yerini, daha duyarlı, “onlan sev ve onlarla kal” yaklaşımına, korku ve acısını ifade eden- hatta ağlayan erkeklere bırakmasına yol açmıştır.

Kadın ve erkek mizacı ve tepkilerinde doğuştan gelen bazı biyolojik farklar olsa da, duygularını ifade edebilme kabiliyeti (veya edememe hali) en azından kısmen beşikte başlayan koşullanmadan kaynaklanmaktadır. Araştırmalar, kızlara çok daha fazla sözel ilgi ve sıcaklık gösterildiğini, ve bu eşitsizliğin çocukluk boyunca devam ettiğini göstermektedir. Örneğin kızlar üç tekerlekli bisikletten düşünce sarılarak sakinleştirilir, erkek çocukların ise yarası var mı diye bakılır, üstünün tozu alınır ve geri dönmesi söylenir.

Canı yanmış veya üzülmüş bir çocuğu rahatlatmak, duygulan hakkında (iyi veya kötü) konuşmasını teşvik etmek, kuvvetli ve girişken bir erişkin olma kapasitesini hiçbir şekilde azaltmaz. Hatta böyle bir yaklaşım iç kuvvetini geliştirebilir. Sulugöz bir çocuk yaratmaz. Duyarlı, şefkat gösteren, sadece şefkat ve sevgiyi kabul edebilen değil, aynı zamanda bunu başkalarına gösterebilen bir kişi olur . Özet olarak, kelimenin tam anlamıyla gerçek bir erkek.

ZAMANI ÖĞRETMEK

Küçük bir çocuk için şimdiki gibi bir zaman yoktur. Daha doğrusu, şimdi dışında zaman yoktur. Dün, bu sabah, yarın, bu gece, bir saniye, ileride tamamen anlamsız kelimelerdir. Dakikalar saatlerden hiç farklı değildir, saatler de günlerden. Küçük çocuğa “acele et” dediğiniz zaman hızlanmasını, “bekle” dediğiniz zaman sabırlı olmasını bekleyemezsiniz. Bu yaştaki çocuğun henüz böyle bir anlayışı veya kapasitesi yoktur.

İkinci yılın ortasında çocukların çoğu, “şimdi” üstüne odaklanır. Geçmiş ve gelecek hâlâ anlayışlarının dışındadır. “Şimdi”, öğlen yemeği istedikleri, annenin eve gelmesini istedikleri, dışarı çıkmak istedikleri, büyükannenin evine gitmek istedikleri zamandır. Ancak ikinci doğum günü yaklaştığında zaman konusunda bir sıçrama olur ve küçük çocuklar “birazdan” veya ” ileride” dediğinizde anlamaya başlar. Üçüncü yıl dolmadan, daha da büyük ilerleme olur ve “bugün “, “dün”, ve “yarın”, farklı ( bulanık da olsa) kavramlar haline gelir.

Birçok çocuk geçmişte olmuş herhangi bir olayı kastederken, “dün gece” derler; bazıları “yarın” hakkında da konuşur ancak “yarın”ın gerçek anlamı, daha bir iki yıl daha tam kavranamaz. Düz bir çizgi olarak zaman kavramı, altı yaşından önce berraklaşmadığı için, ilkokul yıllarından önce saat, çocuğunuz için fazla bir şey ifade etmeyecektir. Bu arada, öğrenme sürecine aşağıdaki şekillerde yardımcı olabilirsiniz.

İki (üç) zamanlı konuşun. Küçük çocuğunuz ile konuşurken aynı zamanı tanımlamak için olanak olduğunda birden fazla yol kullanın. “Bugün öğleden sonra, öğle uykusundan sonra, oyun parkına gideceğiz” veya ” Şebnem bu sabah oynamaya geliyor, kahvaltıdan sonra.” Daha büyük bir çocuk için, saati ekleyebilirsiniz: “Bu gün saat l’de, yemekten hemen sonra oyun alanına gideceğiz.”

Sıra üzerinde çalışın. Planladığınız faaliyetleri küçük çocuğa sıra ile anlatın. “İlk önce dükkâna gideceğiz, ardından kütüphaneye gideceğiz ve son olarak öğlen yemeği yiyeceğiz” veya “İlk önce banyo yapacağız, sonra kurabiye yiyip süt içeceğiz, son olarak bir hikâye okuyacağız”. “Önce” ve “sonra” kavramlarını da tanıtmaya başlayabilirsiniz.(“Parka gitmeden önce, yemek yiyeceğiz” “Sanem ve annesi kahvaltıdan sonra gelecek”). Aynı şekilde “birazdan” “daha sonra” tanıtılabilir. (“Birazdan odadaki blokları temizleme zamanı olacak” veya “Daha sonra kek yapacağız.”) Ancak küçük çocuğunuzun bu kelimeler arasındaki ince nüansları anlamasını beklemeyin.

Görsel yardımlar kullanın. Somut örnekler, çocuğunuza zamanın geçmesi konusunda perspektif kazandıracaktır. Çocuğunuzun eski resimlerim (Önceden, böyle küçüktün) ve şimdiki resimlerini (şimdi böyle büyüksün) gösterin. Hikâye okuduğunuzda, geri dönün, kronolojik olarak özetleyin. (Önce, bu küçük çocuk yüzmeye gitti, sonra parkta oynadı, daha sonra eve gitti ve dondurma yedi.) Küçük çocuğunuzun bir şey için beklemesi gerektiğinde, kronometreyi kurarak, zamanın geçişini somutlaştırın. (Kronometreyi beş dakikaya kuracağım; kronometre çalınca, seninle resim yapmaya hazır olacağım)

Günlerin bulanıklığını ortadan kaldırın. Haftanın günlerinin bulanıklığı, eğer her birini özel bir etkinlikle ilişkilendirirse, azalacaktır. “Pazartesi, oyun grubumuz var.” “Salı, kütüphaneye gidiyoruz”. “Pazar, büyükanneye gidiyoruz”. Üzerine resimler veya düzenli yapılan faaliyetlerin görsel ifadeleri yapıştırılmış büyük bir haftalık takvim, her şeyin anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Dünün, bugünün ve yarının temel olaylarını tartışmayı unutmayın. “Dün, yemeğe çıktık” “Bugün müzede iyi vakit geçirdik” “Yarın, Uğur’un evine gideceğiz”. Küçük çocuk sevdiği halasının iki gün sonra gelmesini heyecanla bekliyorsa, varış gününü daha net hale getirin: “Aynur Hâlâ, iki uzun gece uykusundan sonra gelecek.”

Çocukların Cinsel Kimlikleri

CİNSEL KİMLİK

“Oğlumuzun kamyonlar ve arabalarla oynamaması bizi kaygılandırıyor. Küçük kızlarla beraber oyuncak bebekler ve doldurulmuş hayvanlarla, rol yapma oyunları oynamayı tercih ediyor.”

Bu yaşta oğlanların çoğu oğlan, kızların çoğu kız olacaktır. Ancak cinslerin geleneksel rollerinde çaprazlaşma olması seyrek değildir. Bazı durumlarda daha az saldırgan olan oğlan, kızlarla oynamayı tercih eder, çünkü tanıdığı erkekler “sert” oynamaktadır. Veya kızlarla oynar, çünkü mevcut bütün oyun arkadaşları kızdır. Oyuncak bebekleri veya doldurulmuş hayvanları tercih edebilir çünkü bunlar oyun arkadaşlarının tercih ettiği oyuncaklardır.Ancak bazen bu oyuncaklar kız yaşıtlarından farklı olarak kullanılabilir (örneğin bebekle oynarken onu yeni doğmuş bir bebek değil, bir süper kahraman yerine koyarak oynarlar). Bazen küçük oğlanlar, daha büyük ablalarını geçme çabalan sırasında klasik cinsiyet hatlarında çapraz geçiş yapar, bazen de sadece meraklarını tatmin etmek için böyle davranırlar.

Üçüncü yaşta çocuklar kim olduklarını ve ne olacaklarını daha çok hissetmeye başlarlar; oğlanların çoğu ön planda erkek arkadaşlıklara, geleneksel erkek oyuncak ve oyunlarına döner- Ancak bu dönüşü yaptıktan sonra bile, günümüzün okul öncesi çağı çocukları önceki nesillerden farklı olarak ara sıra evcilik oynamayı sevmektedir. Birçoğu, babalarını taklit eder tarzda,bir oyuncak bebeği sallayacak, ona banyo yaptıracak, biberon verecek veya oyun kahramanları için yemek pişirecektir. Böyle bir davranış gösteren küçük çocuk iyi bir baba olduğu için teşvik edilmeli ve alkışlanmalıdır; anne olmaya çalıştığı için eleştirilmemelidir.

Ayrıca küçük oğlanlar, aileleri tarafından küçük askerler olmaya da zorlanmamalıdır. Bütün çocuklar fiziksel olarak aktif olmaya teşvik edilse de, resim çizmeyi, kitapları veya evciliği, topa vurmaya tercih eden oğlanlar tercihleri için eleştirilmemeli ve cezalandırılmamalıdır. Gerçek erkekler de okur, yazar ve evin işlerine karışır. Gerçek erkekler, yazar, doktor, araştırmacı, işadamı, ressam ve baba olurlar.Sadece profesyonel atlet değil.

Küçük oğlan çocuğunun cinsiyet rolünü çaprazladığını gören aileler, hemen onun homoseksüel eğilimler gösterdiğini düşünebilmektedir. Ancak böyle bir sonuç için çok erkendir. Cinsiyete dayalı davranış üç yaşma kadar yerleşmez ve hatta o noktada dahi, bir çocuğun oyuncak seçimi, ilerideki cinsel kimliğinin güvenilir bir işareti değildir.

“Kızımız, diğer kızlar, bebek arabalarında oyuncak bebek gezdirirken, erkeklerle sert oyunlar oynamayı seviyor. Hatta erkek olmak istediğini söyledi.”

Erken çocukluk, keşifler için bir zamandır. Bilimsel, sosyal ve entelektüel. Ancak büyük olasılıkla en önemli keşifler, küçük çocuğun kendisi ile ilgili keşifleridir. Ve bu keşifler önemli ölçüde deneylerle sağlanır.

Anne babalar, küçük çocuğun bilimsel ve entelektüel tercihlerle ilgili deneylerini alkışlasalar da (elbette oturma odasının halısına çok fazla meyve suyu dökülmesine sebep olmazlarsa) cinsel kimliği ile ilgili deneylerden rahatsız olurlar. Ancak cinsiyet deneyleri de aynı ölçüde normal ve bazen aynı ölçüde gereklidir.

Büyük olasılıkla, kızınız, sadece diğer yarının nasıl yaşadığını görmek istiyordur, ömür boyu o şekilde yaşamak değil. Merakı, erkek oyun arkadaşları ile uzun zaman geçirme sebebiyle artmış olabilir.Erkeklerin, ona izin verilemeyen birçok şeye izni olduğunu fark etmiş olabilir (Oğuz, bu kitaplığı yapmama yardım etmek istemez misin?). Cinsiyet hastalığının, kendisini ilgilendiren “erkek” oyuncaklarının esirgenmesinden (örneğin oyuncak tren veya blok seti) veya eşofmanlarla çok daha rahatken narin elbiseler giymeye zorlanmasından kaynaklanabilir. “Erkek olmak istiyorum” cümlesini şok yaratmak için söylemiş olması da olasıdır – küçük çocuklar, anne babalarını şaşırtmaktan tuhaf bir zevk alır veya isyankâr tarafı, bu seçeneği ileri sürmenin sizin kızgınlığınızı artırdığını görmüştür. Sebep ne olursa olsun, kızınızın tavrında kaygılanacak bir şey yoktur.

Kızınızın cinsiyet deneyiyle ilgili kavga etmeyin – hatta yorum dahi yapmayın. Ona, oğlunuza verdiğinizden daha az özgürlük vermeyin. İstediği şekilde oynamasına izin verin. (“Kızlar onu yapmaz” demek yerine). İstediği kişilerle yakınlaşmasını teşvik edin (eğer isteği o yöndeyse, kızlarla olduğu kadar, erkeklerle de oyun randevuları ayarlayın); istediğini giysin. Aynı zamanda, kadınlık ile ilgili onun izleyebileceği olumlu ayak izleri oluşturun; bir kız olmaktan mutlu olduğunu keşfedecektir.

Eğer üçüncü doğum gününü kutladıktan sonra (çocuklar cinsel kimliklerini üç yaş civarında daha net olarak ortaya koyar) kızınız hâlâ düzenli olarak kadın olmaktan duyduğu mutsuzluğu ifade ediyorsa (ve erkek-kız olmaktan mutluluk duyuyorsa) kaygılarınız konusunda doktoruyla görüşün.

“Oğlumuz araba ve kamyonlarla oynuyor ancak aldığımız bebeklere, onları sağa sola atmak dışında dokunmuyor.”

İki yaşında bir erkek çocuğu bebek arabasına yöneltebilirsiniz ancak “bebeklerle” oynatamazsınız aynı şekilde iki yaşında bir kızı oyuncak araba garajına yöneltebilirsiniz ancak “arabalarla” oynatamazsınız (eğer oğlunuz bebekle oynuyorsa bu, havaya atıp nasıl düştüğünü seyretmek için olabilir; eğer kızınız arabalarla oynuyorsa, bu, oyuncak aileyi gezmeye götürmek için olabilir). Giderek daha fazla sayıda aydın anne baba, oğullarına bebek, kızlarına araba alırken- bu durumu utanarak fark ederler. Cinsel stereotipler, bazı açılardan, bizim tahminlerimizden daha geçerlidir.

Erkek ve kızların ne olduğunun ne kadarı doğuştan, ne kadar eğitimden gelir? Elbette, geleneksel cinsel stereotipler bol miktarda kültürel destek görür; Araştırmacılar, anne babaların ve diğer kişilerin, daha başından kız ve erkeklere farklı düzeyde ilgi gösterdiklerini, yeni doğmuş kızlara çok daha yumuşak davrandıklarını ve kız bebeğin ağlamasına, erkekten çok daha çabuk tepki verdiklerini ortaya koymuşlardır. Kızlara sarılır, erkeklere daha sert davranılır. Kızlara “Sen ne tatlı bir kızsın?”, erkeklere “Ne büyük, ne kuvvetli bir çocuksun!” denir. İleride kızların aktiviteleri daha sınırlanır, erkeklere daha fazla özgürlük verilir. Anne baba kızlara hızla problem çözme yardımı yapar, erkeklerin ise “kendi başlarına çözmeleri” istenir. Küçük kızlarla sohbetlerde “duygu” kelimeleri yer alırken, erkeklerle sohbetler duygulardan çok “nesnelerle” ilgilidir.

Bazı sosyal beklentiler cinsiyet rolleri ile ilişkili olsa da, biyolojik temelli bazı eğilimler de vardır; bu durumda, bazı uzmanlar, kızlara ve erkeklere farklı şekilde davranılmasının (en azından kısmen), kız ve erkeklerin farklı davranmasından kaynaklandığını öne sürmüşlerdir. Beyin ve hormon farklılıkları, daha doğuştan belli olacak şekilde farklı davranış ve mizaçlar oluşturur. Genelde yeni doğan erkekler, fiziksel olarak daha aktif ve girişken, yeni doğan kızlar ise daha sessiz, yüzlere ve sesli uyaranlara daha açıktır. Tipik olarak erkekler, daha saldırgan, kızlar daha sosyaldir. Erkekler cisimlerle, kızlar kişilerle daha fazla ilgilenir.

Bütün stereotiplerle olduğu gibi, cinsel stereotipler de genellemelere dayalıdır. Bu stereotiplere tam olarak uymayan, hatta hiç uymayan, çok sayıda kız ve erkek vardır. Bazı kızlar geleneksel “erkek” işlerinde (anatomik, mekanik vb.) özellikle beceriklidir; bazı erkekler geleneksel “kız” işlerinde daha başarılıdır (dil ve eğitim gibi). Ancak çocukların çoğu geleneksel cinsel şekillerine rahatça girerler.Anne babalan onları cinsiyetsiz bir ortamda, cinsiyetsiz kitaplar, oyunlar, ve yaklaşımlarla büyütmeye çalışsa da…

Arada fark olması bazıları yaşasın farklılık diyecektir.Bir cinsin diğerinden daha iyi olduğu anlamına gelmez. Bunun tersine, toplum erkeklerin ve kadınların eşit fakat farklı olduğunu kabullenmeye başlamıştır. Doğanın kuvvetli etkisi, eğitimin hiç etkisi olmadığı anlamına da gelmez.

Oğlunuza geniş bir oyuncak çeşidi sunmaya devam edin, ancak kendisini ilgilendirmeyen oyuncaklarla oynamaya zorlamayın. Siz ne kadar iterseniz, o da o kadar geri çekilecektir. İki cinsle de oynama şansı verin, ancak kızları reddederse şikâyetçi olmayın. Spor salonunda davrandığı rahatlıkla duygularını ortaya koymasını teşvik edin ve olanak varsa, ona şefkatli, duyarlı ve cinsiyet ayrımcısı olmayan bir erkeğin önemli bir bileşenini sunun.

Oğlunuz için bir rol modeli olursanız, bir erkeğin günlük ev işlerini yapabildiğini, alt değiştirebildiğini, hikâye okuyabildiğini, çocuğu yıkayabildiğim, acıyan yerleri öpebildiğini ve bunları yaparken de beysbola vurduğu, bisikleti tamir ettiği ve eve yiyecek getirdiği doğallıkla yapabildiğini görmesi, çocuğunuzun hem erkekler hem de kadınlar hakkında olumlu duygular beslemesini ve her ikisinin sahip olduğu roller konusunda açık bir fikri olmasını sağlayacaktır.

Eğer ailede böyle bir baba modeli yoksa, ailenizden gönüllü bir akrabayı veya bir erkek arkadaşınızı, çocuğunuzla zaman geçirmek ve bu olumlu duygulan ona aşılamak için davet edin. Veya çocuğunuza, bir grup veya dini cemaatiniz aracılığı ile, bir örnek model bulun; çocuğunuzun doktoru, gereksinim duyduğunuz kaynaklan bulmanıza yardımcı olabilir.

Çocuklarda Mantık

MANTIKSIZLIK

“Kızımın henüz mantık yürütmek için çok küçük olduğunu biliyorum, ama bu denli mantıksız olması beni deli ediyor.”

Akılcı bir erişkin öyle düşünmese de, küçük bir çocuğun soğuk havalarda palto giymeyi reddetmek, beş dakika önce istediği gevrekten bir ısırık almamak, en sevdiği kitabından bir sayfanın yarısını yırtıp, sonra da artık sayfalarının tamam olmadığını söyleyerek kızmak gibi mantıksız olmak için iyi nedenleri vardır.

En açık neden, tabii ki onun, bağımsızlığı için savaş veren tipik bir küçük çocuk olmasıdır. Yanlış olsa bile, kendi kararlarını kendi vermek ister. Doğruyu kendi başına bulmak ister, bu işlem hem kendisi hem de ailesi için zor ve acılı olsa bile. Ancak küçük çocuklar kimi zaman da, aç ya da yorgunken, veya bunun benzeri durumlarda da mantıksız olabilirler.

Küçük çocuğunuzla mantıklı bir anlaşma yapmak sizin de fark etmiş olduğunuz gibi gerçekçi değildir. Onun yerine şu teknikleri deneyiniz;

Besleyin veya dinlendirin. Mantık dışı bir davranışla baş ederken öncelikle yemek ve /veya dinlenmekle işe başlayın. Yorgunluk veya açlık sebebiyle her zamanki gibi davranamayan küçük bir çocukla uğraşmanız, onu besleyene veya dinlendirene kadar, anlamlı bir çaba olmayacaktır. Bunu yaparken, kendiniz de beslenmeyi ihmal etmeyin mantıksız küçük bir çocukla uğraşmak, açlıktan mideniz kazınmadığı takdirde çok daha az usanç vericidir.

Altta yatan kişilik farklılıklarım göz önünde bulundurun. Bazı küçük çocuklar, mantık dışı görünebilirler, ancak aslında bir şekilde , kendi kişilik tipleri ile uyumlu davranıyorlardır. Hâlâ yapmadıysanız, “mantıksız” olarak nitelendirdiğinizin gerçekte “zor-çocuk sendromu” olup olmadığını kontrol edin. Eğer öyleyse, buna uygun olarak davranın.

Mantıksızlığın hüküm sürmesine izin vermeyin. Eğer küçük çocuğunuz arabanın arka koltuğuna geçmemek için direniyorsa ve siz de büyük çocuğunuzu okula götürmek zorundaysanız, gerekirse, çığlıklar ve tekmeler atıyor da olsa, yerine oturtup kemerini bağlayın. Veya evdeki her kitap rafının boşalmasını istediğine karar vermişse, onun dikkatini başka yöne çekin, onu oyun sahasına görürün veya bir şekilde bu konudaki uğraşılarını engelleyin. Küçük bir çocuğun mantıksızlığının hüküm sürmesine ve herkesin hayatını mahvetmesine izin vermeyin.

Sonucun etkili olmasına izin verin. Yanlışlarından öğrenmenin, sağlığını ya da hayatını tehlikeye atabileceği veya ailenin diğer bireylerine anlamlı sıkıntılar yaşatabileceği durumlar dışında, küçük çocuğunuzun, mantıksız davranışlarının sonuçlarını yaşamasına izin verin. Paltosunu giymediği zaman, dışarı çıktığında üşüyecektir. (Veya eğer acı bir soğuk varsa, dışarı çıkmasına izin verilmeyecektir); yemeğini yemediği zaman, aç kalacaktır; kitabını yırttığı zaman, tüm resimleri göremeyecektir. Onun adına birçok deneme ve yanılmaya mal olmasına rağmen, sonunda, zaman zaman da olsa, anne babaların haklı olduğu noktaların varlığı konusunda ikna olacaktır.

“Sana söylemiştim”lerden kaçının. Küçük çocuğunuz, su birikintilerine atlamaması konusundaki uyarılara uymadığında, an azından mecazi anlamda, burnunu ıslak ayakkabılarına sürtmek, cazip gelebilir. Bu isteğe direnin. Sonuç ıslak ve üşümüş ayaklar hatalı yargılamasının yeterli bir cezasıdır; hasarına ek olarak sizin aşağılamalarınıza ihtiyacı yoktur. Bunun yerine, bilinçli bir şekilde çıkarılacak dersin altını çizin: “Bak, ayaklarımız ıslandı. İşte bu yüzden botlarımız olmadan su birikintilerine basmak pek de iyi bir fikir değil.”

Hünerli olun. Küçük çocuk anne babası olmak, bir düzine dalavereyi becerebilmeyi gerektirir; bunların hiçbiri her zaman için işe yaramasa da, biri veya öteki, belli bir durumda işe yarar. Başarılı olduklarında, bu hileler, çocuğunuzu küçük düşürmeden, hedeflerinize ulaşmanızı sağlarlar. Bir aktivite değişikliği, aptal bir uygunsuzluk (şu eski ayakkabılar ellerde numarası), sevilen bir şarkı, ters psikoloji, biraz hızlı konuşma (“Bugün öğle yemeğinden sonra ne yapıyoruz, biliyor musun?”) denemesi ile, mantıksız olmaya başlayan küçük çocuğunuzun dikkatini başka yöne çekin.

Ve …espri anlayışınızı koruyun. Mantıksız küçük çocuğunuzun sizi duvarlara tırmandırmasına izin vermektense, onun olumsuzlamalarına ve tabii kendinize gülün. İnanılmaz gibi görünse de, kendi kendinize “bu zamanların da geçeceği”ni tekrar tekrar hatırlatın.

Çocuklar Hakkında Bilmeniz Gerekenler

BİLMENİZ GEREKEN ÖNEMLİ ŞEYLER

Rahatlatma Sanatı (Öpme ve İyileştirme)

Anneniz bunu yapardı. Onun annesi de bunu yapardı. Ve bunu kanıtlayacak duvar resimleri olmasa da, mağara annelerinin de bunu yapmış olma olasılığı yüksektir. Rahatlatılma ihtiyacı içindeki çocuklar (sıyrılmış bir diz, incitilmiş bir kol veya zedelenmiş bir onur için) varoldukça, “öpüp iyileştiren” anneler (ve, şimdi eskiye oranla çok daha fazla sayıda, babalar) de varolmuştur.

Çocukları rahatlatmak, ebeveynlik görevinin, en az beslemek kadar önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Serpilmek için, bir çocuğun, her ikisinden de yeterli miktarda almaya ihtiyacı vardır. Rahatlatmanın birçoğu, içgüdüsel olarak gelir kısa bir kucaklama, dudakların bir dokunuşu, ya da dökülen birkaç damla yaşın silinmesi gibi ve çoğu zaman bu, tökezlemiş küçük bir çocuğun ayaklan üzerine kalkıp yoluna devam edebilmesi için yeterli olmaktadır. Ancak kimi zaman sadece o öpücük işleri yoluna koymak için yeterli olmaz bazen, özellikle de çocuğunuz büyüyüp daha karmaşık hale geldiğinde, onu rahatlatmak için biraz daha fazla zaman, uğraş ve düşünce sarf etmeniz gerekecektir.

Gücünüzün farkına varın. Yalnızca bir insan olduğunuzu düşünebilirsiniz bazen, fazla insan olduğunuzu düşünürsünüz. Ancak iki ya da üç yaşındaki bir yumurcak için, mutlak kudretin temsilcisisinizdir. Yavrunuzun size atfettiği bu mutlak güç, yıllar geçtikçe sönecek ve ergenlik dönemiyle birlikte sizi yine aciz bir ölümlü konumuna geri döndürecekse de, şimdilik, sizin sarf edeceğiniz güven verici ve sevgi dolu sözlerin ağırlığı büyüktür. Küçük çocuğunuzu kucağınızda sallayıp “Her şey yoluna girecek” dediğinizde, o, büyülü bir şekilde, her şeyin değilse bile bir şeylerin daha iyi olacağına inanır. İşte bu yüzden sizin sunacağınız huzur almış olduğu darbe ister fiziksel ister duygusal olsun çocuğunuz için en iyi ilaçtır.

Fırtınadaki dingin ada olun… Eğer gündelik tökezlemeler karşısındaki tutumunuz ” Bir şey yok, iyisin” şeklinde olursa, küçük çocuğunuz da büyük olasılıkla kendini iyi hissedecektir. Eğer, “Zavallı bebeğim! Çok canın acıdı mı? ” şeklinde feveran ederseniz, çocuğunuz da bu fırsatı kullanıp, mümkün olduğunca açık bir şekilde ve yüksek sesle “Evet” diyecektir. Hiçbir şey, küçük bir çocuğu, panik halindeki bir anneden daha fazla telaşlandırmaz; hiçbir şey, üzgün bir ebeveynden daha fazla keyfini kaçırmaz.”Eğer benim güçlülük abidem yıkılıyorsa, gerçekten çok ters giden bir şeyler olmalı”. Bu nedenle, çocuğunuzun acısını içtenlikle hissetmeniz çok doğalsa da, aşırı bir endişe göstermeniz doğru olmaz. Sakin kaldığınız ve tabii bu sakinliği sadece sözlerinizle ve ses tonunuzla değil, mimikleriniz ve beden dilinizle de ona ilettiğiniz takdirde, çok daha etkili bir güven kaynağı oluşturacaksınız. Anne babalan gereğinden fazla tepki göstermeyen küçük çocuklar, düştükleri zaman yerden kendi başlarına kalkan, üzerlerindekileri silkeleyip yollarına devam edebilen çocuklar olarak yetişirler.

…ancak hiç fırtına yokmuş gibi davranmayın. Çocuğun acısı karşısında, gereğinden ı faza tepki göstermemeniz gerekse de, olayı tamamıyla görmezden gelmemelisiniz, özellikle de yaralanma duygusal alanda olmuşsa. Hepimizin, hislerimizin bir değeri olduğunu bilmeye ihtiyacı vardır ve hepimiz , arada sırada pireyi deve yapma hakkına sahibiz. Bu özellikle de, çok minik ve narin olan ve pirelerin gerçekten de gözlerine develer gibi göründüğü küçük çocuklar için geçerlidir. Sorunları ve kaygıları, önemsizmiş gibi göstermek, çocuğunuz için gerçekten de büyük önem taşıyan durumlarda “Hiçbir şeyin yok, tamamıyla iyisin., bu hiçbir şey..” şeklinde bir tavır takınmak, çocuğunuza, onun hislerinin geçerli olmadığı mesajını verir.

Koşulsuz olarak rahatlatın. Davranışları pek affedilir olmasa da, çocuklar, yaralandıklarında, rahatlatılmaya ihtiyaç duyarlar. Fazlaca geriye kaykıldığına dair uyarınızdan iki dakika sonra sandalyeden düşse veya kapısını açıp kapamayı bırakmasını söylediğiniz dolaba parmağını sıkıştırsa bile, çocuğunuzu rahatlatın.

Dinleyecek bir kulak… ve ağlayacak bir omuz sunun. Ruhtaki bir yara, sıklıkla bedendeki bir yara kadar ilgi ister. Hisleri yaralandığında, küçük çocuğunuzu bu konu hakkında konuşmaya teşvik edin. (“Kırgın görünüyorsun; bana neden olduğunu söylemek ister misin?”) İletişim yetilerinin gelişmekte olduğu, ve özellikle de stres dönemlerinde durakladığı bu dönemde, söylediklerini anlamak zor olabilir ancak çocuğunuzun hislerini algılayıp değerlendirmek üzere göstereceğiniz çaba, onun tarafından takdirle karşılanacaktır.

Dinleyin, ancak ders vermeyin. Fiziksel veya ruhsal bir darbe almış küçük bir çocuk, kendini dinleyecek, hislerini değerlendirecek ve destek verecek birilerine gereksinim duysa da, ders verilmeye, yan yolda bırakılmaya, ve “Ben sana demiştim”lere hiç ihtiyacı yoktur. Ancak çok fazla sempati sunmaktan kaçının. Fazla doz,bağımlı, kendine acıyan ve sürekli acı çeken rolü üstlenen bir çocuk yaratacaktır.

Suçlamayın. Çocuğunuzu suçlamak (O arabayı halının ortasında bırakmasaydın, kayıp düşmezdin), ne rahatlama sağlayacak, ne de ona ders olacaktır. Onun yerine “Hadi bakalım neden düştüğünü bulmaya çalışalım” şeklinde yaklaşın. Çocuğunuz “Arabaya basıp kaydım” diye cevap verdiğinde, “Bir daha bu şekilde düşmemen için sence ne yapmalısın?” şeklinde yanıtlayın.

Suçu başka bir yere atmak da işe yaramayacaktır. (“Leyla her zaman oyuncaklarını karmakarışık ediyor, oyununun tüm parçalarını bulamamana şaşmamalı”). Bunun yerine şöyle sorun: “Gelecek sefere oyununun parçalarının kaybolmaması için sence ne gibi önlemler alabilirsin?

Her şeyi daha iyi yapmaya çalışmayın.

Çocuğunuz oyuncak kamyonunu pencereden dışarı fırlatıp tuzla buz mu etti? “Üzgünüm, kamyonun kırıldı” denebilir. Ancak hemen dışarı koşup yenisini almak hatalı bir davranış olur. Eğer çocuklar, yaptıkları hatalardan öğrenmezlerse, onları tekrar ve tekrar ve tekrar yapmaları olasıdır.

ÇOCUĞUNUZUN BİLMESİ GEREKEN ÖNEMLİ ŞEYLER

Doğru ve Yanlış Hakkındaki Her Şey

Her küçük çocuğun içinde bir Pinokyo saklıdır. Tıpkı Pinokyo gibi, küçük çocuklar da dünyaya yenidirler ve olan biten karşısında deneyimleri yoktur. Yine Pinokyo’ya benzer şekilde, meraklı, haşan, eğlence düşkünü, kimi zaman da acı verecek derecede saftırlar bizim bilinçlilik adını verdiğimiz, doğruyu yanlıştan ayırmamıza yardımcı olan iç pusuladan yoksundurlar. Ancak onlara ihtiyaçları olan iç görüyü sağlayacak karizmatik bir cırcırböceği yerine, küçük çocukların yol göstericileri, anne babalan ve bakıcılarıdır.

Küçük çocuğun, fırıncı amcanın ikram ettiği kurabiyeyi almanın; doktorun muayenehanesindeki bekleme odasında tanıştığı o yeni çocukla

oynamanın doğru olup olmayacağı konusunda kararsız kaldığında, dönüp danıştığı kişiler, anne babalardır. İstediği kamyonu aldığı için Hüseyin’e vurmasının doğru olmadığını söyleyen ve kaydırak sırasında önündeki üç çocuğun kaymasını beklemenin zor fakat uygun davranış olduğunu küçük çocuğa belirten, hep, anne babalardır. Begüm halaya, getirdiği hokkabaz için teşekkür etmesini söyleyen ve plajda oyun arkadaşına kum atmaktan onu vazgeçirenler de yine anne babalardır.

Ve tıpkı Pinokyo ‘nun cırcırböceği gibi, küçük çocukların anne babaları da, sonsuza dek onların bilinçlerinin bekçisi değillerdir. Sadece, çocukları, doğruyu yanlıştan ayırabilme yetisini geliştirene dek ona bu konuda yardım eden, geçici ahlaksal imgelerdir.

Araştırmacıların görüşlerine göre, küçük çocuklar, ilgileri doğrultusunda ve olumsuz sonuçların korkusu ışığında, ahlaklı davranmaya yönelirler.Hayatın bir sonraki basamağında, bu güdülenme bir üst seviyeye taşınır; Ahlaklı davranış, onaylanma isteği, yüksek otoriteye olan saygı ve sosyal bir düzeni sağlama ihtiyacının anlaşılmasına dayalıdır. (“Herkes bu kötü şeyi yapsaydı, ne olurdu?”)

Genellikle, başkalarının ihtiyaçlarına karşı gerçek bir duyarlılık veya esaslı bir dürüstlük ve adillik olgusunun gelişmesi, onlu yaşlardan önce gerçekleşmez. Yine de yeterli ahlaki rehberlik ve örneklerin eksikliğinde, birçok kişi asla bu aşamalara ulaşamaz.

Ancak küçük çocuğunuzdan süreğen bir ahlaklı davranış beklemek hatta ahlaklı davranış kavramını anlamasını bile beklemek için henüz çok erken olması, şimdiden onda bu bilinci geliştirmeye yönelik girişimlerde bulunmak için de çok erken olduğu anlamına gelmez. Çocuğunuzun, doğru ve yanlışlar üzerine felsefi tartışmalara katılabilecek yaşa gelmesini beklerseniz, çok fazla beklemiş olursunuz.

Cırcırböceği Jimmy rolünüzü hakkıyla oynayabilmek için, şu önerilere kulak verin;

Davranışların, sonuçlan olduğunu açıklayın. Küçük çocuğunuza kum atmanın yanlış bir davranış olduğunu söylerken, bunun neden yanlış bir davranış olduğunu açıklamak da çok önemlidir. (“Kum attığında, bu birilerinin gözüne kaçabilir, ve bu da onun canını çok yakar. Gördün mü bak, Dicle’nin gözleri nasıl kızardı ve ağlıyor.”) Ve küçük çocuğunuza, itişip öne geçmeye çalışmak yerine kaydırak kuyruğunda sırasını beklemenin doğru bir davranış olacağını söylerken, bu şekilde davranmanın neden doğru olduğunu da belirtmek önemlidir (“Sen sıranı beklediğinde, herkesin kaydırağa binme hakkı olur, herkes eğlenir ve önce bineceğim diye itişme kakışma da olmaz”). Bilinçli davranışı geliştirmede, empatik yaklaşımın öğretilmesi anahtardır.

Ders veya öğüt vermeyin. Tüm gereken, basit bir açıklamadır. Öğüt vermeye devam ederseniz, küçük çocuğunuz basitçe sesinizi kısacaktır. Ve aklınızda olsun: Siz yol göstermek için oradasınız, yargılamak için değil.

Doğru sorulan sorun. Küçük çocuğunuzu, en başından itibaren, ahlaki gelişim sürecinin bir parçası haline getirin ve onu, davranışlarının olası sonuçları hakkında düşünmeye zorlayın: Çocuğunuz bir oyun arkadaşını tokatladığında, şöyle sorun “Sence Sema ona vurduğunda ne hissetti?” Küçük çocuğunuza, ahlaki bir noktaya işaret eden bir kitap okuduğunuzda, bunu anlayabileceği kelimelerle anlattıktan sonra, onun düşüncelerini sorun. Bir hikâye veya televizyon kahramanı, açıkça doğru veya yanlış bir davranışta bulunduğunda, bu konuda küçük çocuğunuzun görüşüne de kulak verin.

Davranışı suçlayın, kişiyi değil. Küçük çocuğunuzu, yaptığı kötü bir şey, veya yerine getirmediği iyi bir davranış için suçlayıp, onun kendini kötü ve yetersiz hissetmesine neden olmayın; davranışı eleştirin, çocuğu değil. Küçük çocuğunuzu, başkalarının davranışlarını da aynı şekilde değerlendirmeye yönlendirin. “Kurabiye canavarı tüm kurabiyeleri yediği ve paylaşmadığı için kötü!” yerine, “Kurabiye canavarının yaptığı gibi tüm kurabiyeleri yemek ve paylaşmamak, iyi bir davranış değil’”i deneyin.

Vicdanlı bir örnek oluşturun. Her zaman olduğu gibi, bir gram iyi örnek, bir ton öğütten iyidir. Kendi vicdanınızın, kendi yol göstericiniz olmasına çalışın ve bir süre için, küçük çocuğunuzun da sonunda küçük çocuğunuz da kendi vicdanını geliştirecektir.


sağlık Site istatistikleri